Yurdun dört bir yanında eylem yapan doktorlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘gidiyorlarsa gitsinler’ sözünü sert bir dille eleştirdiler. Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesinin önünde eylem yapan doktorlara birçok siyasi partiden destek geldi.
Şanlıurfa’da yapılan eyleme Saadet Partisi Şanlıurfa İl Başkanı, HDP Şanlıurfa il Başkanı, CHP, Deva Partilerinin üyeleri ile Şanlıurfa HDP Milletvekili Ayşe Sürücü de katıldı.
Şanlıurfa Tabipler Odası Başkanı Osman Yüksekyayla, sağlık sistemini eleştirmesinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gidiyorlarsa gitsinler sözünü sert bir dille eleştirdi. “ÖNCEDEN DE OLDUĞU GİBİ YARIN DA BURADA OLACAĞIZ” Yüksekyayla, “Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sistemin yürütücüler ne bizim emeğimiz ne de toplumun sağlığını umursamaktadır. Ancak iş özel sağlık işletmeler ve zenginler korumaya gelince hiçbir sınır tanımamaktadır. Salgın döneminde daha bu anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günler geçermiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir. Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetmenize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi yarın da burada olacağız. Beyaz yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetlerle acil taleplerimizin karşılanmasını, sesimize kulak verilmesen defalarca istedik. Bilmenizi isteriz ki siz emeğimiz-bizler görmezden gelmeye devam ettikçe; bizler de tüm haklılığımızla sizin karşınızda durmaya, emeğimize geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
15 Aralık’ta ve 8 Şubat’taki Beyaz G(ö)REV’lerle de Aile Sağlığı Merkezlerinden, Üniversite Hastanelerine Türkiye’nin dört bir yanında tüm sağlık kuruluşlarında emeğimize sahip çıkacağımızı gösterdik. Ekim ayından bu yana söylediğimiz gibi: “Emek Bizim, Söz Bizim”. Biz duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenler davet eder, istihdam ederiz” diyerek bizi değersizleştirenlere karşı Emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)REV zamanıdır.
“ÇALIŞMA KOŞULLARI SÜRDÜRÜLEMEZ HALE GELDİ”
Biliyoruz: Sorunlarımızın çözümü ancak kendi mücadelemizle olacaktır. İşte bu nedenle emeğimiz için, haklarımız için, sağlığımız için, acil taleplerimizin karşılanması için 14-15 Mart 2022 Pazartesi ve Salı günler bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında grevdeyiz! Bizler mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneler ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizler artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddette artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, Daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Şiddetin olmadığı, malprakts baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, Emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikle sağlık hizmet sunmak istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesene, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı “Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim” diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu haklı ve onurlu mücadelemizde; bütün hastalarımızın, toplumun desteğini bekliyor; sağlığımıza birlikte sahip çıkmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı“14 MART MÜCADELE HAFTASIDIR”
Şanlıurfa Sağlık Sosyal ve Emekçiler Sendikası Şube Eş Başkanı Eylem Salar da basın açıklamasında şunları söyledi: “Pandemi öncesinde olduğu gibi Tıp Bayramının 103. Yıldönümünde de;Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, Sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacı ile faturanın kendilerine kesilmesine Uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart.
Önlenebilir bir hastalık nedeniyle, 553 çalışma arkadaşını yitiren “yaşam hakkı” yok sayılanların haftasıdır 14 Mart.
Pandeminin başında kahraman ilan edilip alkışlatılan, sonrasında değersizleştirilenlerin haftasıdır 14 Mart.
Toplu sözleşmelerle mali, sosyal, özlük hakları iyileştirilmeyen, çalışma koşulları daha da ağırlaştırılan, iş barışı bozulanların haftasıdır 14 Mart.
Enflasyonun, verginin yükünün altında ezdirilen, sadaka gibi zamlara muhtaç edildikçe yoksullaşanların; insanca yaşayacak meslek riskini karşılayacak, emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üstünde OECD ülkeleri standartlarında temel ücret diye iş bırakanların, eylem örgütleyenlerin haftasıdır 14 Mart.
36 saat nöbet tuttuktan sonra evine giderken araç başında uyuyakalan Rümeysa Şen’in kutlayamadığı Tıp Bayramıdır 14 Mart.
Melike ve Mustafa gibi angaryaya, psikolojik şiddete, değersizleştirmeye daha fazla dayanamayıp intihara sürüklenen hekimlerin, hemşirelerin, anestezi teknikerlerinin yardım çığlığıdır 14 Mart.
Hasta yakınının saldırılarına karşı birlikte bariyer oluşturan ekibin haftasıdır 14 Mart.
Sağlık ekibinin ekip ruhunu, ortak mücadelesini ve dayanışmasını bozmaya çalışanlara inat, bir olanların, birlik olanların haftasıdır 14 Mart.
Önce insan, sonra sağlık emekçisi olan, emeğinin hakkını alamayan, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, 24 saat yüreği ağzında, yükü sırtında, liyakati iki dudak arasında, güvenliği takdiri ilahiye havale 112’cinin haftasıdır 14 Mart.
Atama bekleyen yüzbinlerce sağlık meslek mensubu varken atama yapmayan, OECD ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak yerine Sahra ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak için çaba harcayan sağlık yöneticilerin iş yükü ve angaryayla tükettiği, ülke dışına göç ettirdiği sağlık emekçilerinin haftasıdır 14 Mart.
Mali, idari ve bilimsel özerkliği Sağlık Bakanlığı tarafından adeta kuşatılmış, İflasın eşiğine getirilen üniversite hastanelerinde borç batağından çıkmak için, hakları olan Covid -19 ek ödemelerini bile borç ödemek için kullanan yöneticilere karşı, meslek etiği, bilimsel, özerk nitelikli eğitim için mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart.
Nöbete giderken bırakacak yeri olmayan çocuklarını komşusuna emanet edip, nöbet ertesinde çıkan yangında onların yanmış bedenlerinin kokusunu sineye çeken sağlık emekçisi Fatma hemşire ve eşinin dinmeyen evlat acısıdır 14 Mart.
Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 25.02.2022 tarihli bir görüş yazısıyla sağlık emekçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır. En son icraat olarak Cumhurbaşkanı tarafından hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan “gidiyorsa gitsinler” söylemiyle adeta sarsıldık ama şaşırmadık. İşte, sendikal hakları, insan hak ve hürriyetlerini yok sayan bu yönetim anlayışı tam da sorunlarımızın esas nedenidir ve Tıp Bayramı da bu nedenle de bayram olarak kutlanamamaktadır. 14 Mart Sağlık Haftasını, “Bayram” olarak kutlayabilmek için bu yıl 14-15 Mart “Grev” haftamızdır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI TALEPLERİNİ SIRALADI
Aşağıda yer alan taleplerimiz; halkımızın nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti alması için gerekli talepler olup, halkımızın mağdur edilmemesi ve hak ettikleri sağlık hizmetini alabilmeleri için halkın bir parçası olan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin en acil talepleri derhal karşılanmalıdır. Taleplerimiz;
Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.
Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın. 3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın.
Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin. Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin. Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın. Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın, Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun.
Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın.
Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun.”
Yorumlar
Kalan Karakter: