Şanlıurfa’nın hafızasında derin izler bırakan, Birecik’te belediye başkan yardımcılığı yaptığı dönemde görevini halka hizmet için değil, şahsi çevresini ihya etmek için kullandığı konuşulan Reşat Uzun, bugün Büyükşehir Belediyesi Basın Daire Başkanı koltuğunda oturuyor. Ne yazık ki, koltuk değişmiş olsa da anlayış değişmemiş.
Birecik’te makamı şahsi ikbal için kullanan, halkı görmezden gelen, eleştiriye tahammülü olmayan bir yönetim anlayışının bedelini yıllarca Birecikliler ödedi. Şimdi aynı zihniyetin, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nde yeniden hayat bulduğu görülüyor. Bu defa adres değişti, yöntem aynı: Görevi suistimal, yandaş kayırmacılığı ve eleştirenlere baskı.
Basın dairesi, belediyenin halka açılan penceresi olmalı. Halk, yapılan hizmeti oradan görmeli, belediyenin kaynaklarının nasıl kullanıldığını oradan öğrenmeli. Ancak bugün basın dairesi, şeffaflığın değil, tek sesliliğin merkezi haline getirildi. Yandaş medyaya hortum açılmış durumda. Kim methiye düzerse, kim alkış tutarsa, belediyenin tüm imkânları önüne seriliyor.
Ama ya eleştirenler? Ya doğruları yazanlar? Onlara kapılar kapalı, telefonlar yüzlerine kapanıyor, haklarında karalama kampanyaları başlatılıyor. Halkın vergileriyle oluşturulan bütçe, halkı bilgilendirmek için değil; bir kişinin şahsi PR’ını yapmak, yandaşlarını beslemek ve muhalifleri susturmak için kullanılıyor.
Bu, yalnızca basın etiğine değil; kamu vicdanına da ihanettir. Çünkü orada kullanılan her kuruş, halkın cebinden çıkıyor. Her yanlış haber, her sansür, her yandaş kayırmacılığı, Şanlıurfa halkının geleceğinden çalınan bir değerdir.
Soruyoruz: Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Basın Daire Başkanlığı bir kamu kurumu mu, yoksa Reşat Uzun’un özel propaganda ofisi mi? Bir daire başkanlığı, kentin sorunlarını şeffaf biçimde halka anlatmak yerine, neden eleştiren gazetecilere ve muhalif seslere savaş açar?
Şanlıurfa’nın sorunları ortada: Çözülemeyen altyapı, trafik kaosu, işsizlik, gençlerin umutsuzluğu… Bu şehrin halkı, sorunlarına çözüm üretecek, kaynaklarını adil ve verimli kullanacak bir yönetim bekliyor. Ancak görüyoruz ki, basın dairesi bu sorunları gündeme taşımak yerine, “pembe tablolar” çizmek ve eleştirenleri susturmakla meşgul.
Birecik’te yaşananlardan ders çıkarmayanlar, bugün aynı filmi Şanlıurfa’da vizyona koyuyor. Bu zihniyet değişmedikçe, halkın gerçekleri öğrenme hakkı hep baltalanacak.
Görev değişir, unvan değişir ama zihniyet aynı kalırsa; olan yine halka olur. Şanlıurfa, liyakatsiz atamalarla, makamı şahsi çıkar için kullananlarla, yandaşlarına hortum açıp eleştirenleri düşman görenlerle bir arpa boyu yol alamaz.
Artık herkes şunu bilmelidir: Basın, bir daire başkanının oyuncağı değildir. Basın, halkın gözü kulağıdır. O gözü kör etmeye, o kulağı sağır etmeye çalışanlar, tarihin kara sayfalarında yerlerini alırlar.
“Bu köşeden sonra gidip ‘para vermedik’ diye saldırmak, basın özgürlüğüne ve gazeteciliğe yapılacak en ucuz saldırıdır. Madem çok şeffaf, o zaman çıksın, kamuoyunun önünde tek tek açıklama yapsın. Şanlıurfa halkı, gerçeklerin üzerinin örtülmesini değil, hesabın verilmesini bekliyor. Madem öyleyse kime ne kadar ve ne için verdiğini açıklasın”
Yarın köşemi takip ediniz; Birecik’te ve Urfa’da yapılan usulsüzlüklerin faturaları tek tek açıklanacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: